Endülüslü çobanın hikayesini bilirsiniz: Paulo Coelho’nun müthiş romanı Simyacı, hepimizin aklını başından alıp bir an için bile olsa hayatın anlamı üzerinde düşünmeye sevk eder. “Hayallerinin peşinden gitmek”, hiç de yabana atılacak bir hayat tarzı değil. Peki ya bir hayalin peşinden giderken önümüze gelen fırsatları kaçırırsak? Bu, ancak 21. yüzyıla uygun bir felsefenin endişesi olabilir.
1820’li yıllarda İngiliz matematikçi Charles Babbage, makinelerin hesaplama yapabileceğine inanıyordu. Bu inançla, kağıt üzerinde tasarımını bitirdiği bir makinenin prototipi üzerinde çalışmaya başladı ve hayatını hayal ettiği bu makineye adadı. Differential Engine, yani Farksal Makine adını verdiği bu makine karmaşık birtakım dişli çarklarla hesaplamalar yapmayı hedefliyordu. Babbage 1871 yılında öldüğünde, elinde yalnızca makinenin tasarımını içeren çizimler ve başarısız bir mekanizmayı oluşturan demir yığını vardı.
Hak ettiği üne bir türlü ulaşamayan Babbage, modern bilgisayarın babasıdır. 1991 yılında Londra Bilim Müzesi, onun anısına makineyi özgün çizimlere uygun şekilde gerçekleştirmiştir. Özgün tasarıma elektrik motorları ekleyerek ziyaretçilerin hesaplama denemeleri yapmasına da olanak tanımıştır. Kağıt üzerindeki tasarım hayata geçmiş ve 31 haneye kadar doğru hesaplama yapmıştı. Babbage, hayalinin gerçekleştiğini hiçbir zaman göremedi, ama bugün onun hayali hayatımıza yön veriyor.
Bir gün Londra'ya yolunuz düşerse, hayallerin ve tutkunun gücünü hissetmeniz için Bilim Müzesi'ni ziyaret etmenizi şiddetle öneririm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder